top of page
  • Whatsapp
  • LinkedIn
  • Youtube
  • Spotify
  • Apple Music
  • Amazon
  • Instagram
  • Instagram

Öz Şefkat

  • Yazarın fotoğrafı: aysenurcelik1
    aysenurcelik1
  • 7 Eki 2023
  • 3 dakikada okunur

Şefkat kısaca acılara karşı duyarlı ve nazik olmak anlamına geliyor. Ayrıca hatalara yargılamadan yaklaşmak ve yanlışları insan olmanın bir parçası olarak görmek de şefkate dahil. Öz şefkat dediğimizde kişinin kendisine bu biçimde yaklaşmasından bahsetmiş oluyoruz.


Öz Şefkatin Bileşenleri

Kendine nazik olmak: Zor zamanlarda, acı çekerken ya da hata yaptığında kendine eleştirel olmak yerine anlayışla yaklaşmak.

Ortak insanlık deneyimi: Yaşadıklarının sadece kendine dair olmadığını, bunun insan olma deneyiminin bir parçası olduğunu bilmek.

Bilinçli farkındalık: Acılar da dahil olmak üzere, deneyimleri farkındalıkta tutmak. Bu farkındalıktayken kendini yalnızca o andan, o duygudan, o deneyimden ibaret görmemek.

Kendimizi yargılamayı yeterince uzun süre bırakabilirsek kendimize karşı bir kabul tutumu geliştirmiş oluruz ve bu kabul ile duygularımızı da içinde kaybolmadan farkındalığımızda tutabilir, bilinçli farkındalığı deneyimleyebiliriz.


Öz Şefkat ve Duygular

Zor, acı duyguları yaşarken insanlar kendilerini o duygu içinde hapsolmuş bulabilirler. Bu, kendini acıdan ibaretmiş gibi görmeye varabilir. Böyle olunca kişi başka duyguları yaşama kapasitesini görmez.

Bu noktada öz şefkat deneyimin duruma özgü olduğunu hatırlamayı, büyük resimde başka duygular için de alanı olduğunu bilmeyi ve yine de o acıyı yaşamak için kendine izin vermeyi kapsar.

Yani kendimizi bir deneyim ile aşırı özleşleştirmek spektrumun bir ucu, duygudan kopuk olmak da diğer ucuysa öz şefkat bu ikisinin ortasında dengeli bir yer bulabilmek oluyor.


Öz Şefkat ile İlgili Yanlış İnanışlar

“Kendime şefkatle yaklaşmam bencilliktir”

“Şefkat sadece başkalarına hissedilir” gibi düşünmeye meyilli olabiliriz. Örneğin: “bencil görüneceğim”, “sadece kendini düşünen birine dönüşeceğim” ya da “ya başkalarını hiç düşünmeyen biri olursam?” diyor olabiliriz.

Gerçek şu ki kendimize şefkatli olmak ben merkezci olmaya, hep ve sadece kendimizi düşünmeye yol açmıyor. İşin aslı, kendimize şefkatli olduğumuzda başkalarına normalden daha çok şefkatli oluyoruz. Şefkatin diğer boyutları için de bu sıralama geçerli. Örneğin kendimizi daha az yargıladığımızda, başkalarını da daha az yargılıyoruz.


“Peki ya kendime şefkat gösterdikçe tembelleşirsem? Katı olmazsam kendimi fazla rahat bırakırım.”

“Ya tamamen pasif olursam?”, “hiçbir şey için uğraşasım gelmezse” gibi sorular da öz şefkatle ilgili korkuları gösteriyor. Belki aktif, üretken olmak ve çalışmak için eleştiri ve sert tutumlar gerekli diye öğrenmiş olabiliriz. Kendimize böyle davranmak işe yarıyor gibi görünse de sert tutumlarla kendimize yüklendiğimizde uzun vadede yarardan çok zarar görürüz.

Eksikliklerimizin farkına varıp kendimizi nazikçe harekete geçirebiliriz. Halbuki kendimize karşı yargılayıcı olduğumuzda tam tersi oluyor, savunma mekanizmalarımız kendi kendimizi yargılamamızı engellemek için eksikliklerimizi görmezden gelme yoluna gidiyor. Nihayetinde eksikliğimizin ortaya çıkması ve kendimizi eleştirmemiz egomuzun pek de istediği bir şey olmadığı için bu yolu seçmiş oluyoruz.

Deneyimimize şefkatle yaklaşınca ise kendi kendimize karşı gözlerimizi kapatmamız gerekmez, çünkü gördüğümüz hata ve eksiklikleri zaten yargılamayacağımız için bu savunmalara gerek kalmaz. Dolayısıyla kendimizi bir adım öteye taşımak isterken eleştirinin değil farkındalık ve nezaketin işe yarayacağını görebiliriz.

Sonuç olarak sanılanın aksine şefkat eksiklikleri görebilmek için de alan açar, ancak eksikliği gören göz yargılayıcı değil nazik ve anlayışlı bir göz olacaktır.


“Öz şefkat kendine acımak demek gibi görünüyor”

Şefkati acımaktan ayırmak gerek. Çünkü acımak aslında bir çeşit hiyerarşi kurmaktır. Başkasına acıdığımızda kendimizi o acıya sahip olmadığımız için şanslı hissetmekteyizdir. Kendimize acıdığımızda ise başkalarının da acı çektiğini unutup kendimizi başkalarından aşağı durumda görürüz. Öz şefkat kavramı ise insanların acıları arasında bir hiyerarşi kurmadan acının ortak insan deneyimi olmasını kapsar.


Peki Nasıl Öz Şefkatli Olunur?

İlginçtir ki şefkat kavramı gündelik hayatımızdan tanıdık olduğumuz, başkalarının yaşadığı zorlukları gördüğümüzde sıklıkla hissettiğimiz bir duygu olduğu halde, bunu kendimize yapmayı düşündüğümüzde işler karışıyor. Eğer şefkati kendimize göstermede zorluk çekiyorsak kopya çekerek başlayabiliriz. Yani, başkalarına gösterdiğimiz o kabul, sevgi, destek, bakım verme, acısını anlama, anlayış gösterme davranışlarını kendimize döndürmeye çalışabiliriz. Ya da hayatta bize şefkat göstermiş kişilerin şefkatli yaklaşımları nasıldıysa kendimize de öyle davranmayı deneyebiliriz.


Son Olarak

Araştırmaların da gösterdiğine göre öz şefkatin varlığında kendini yargılama, depresyon, duygu/düşünceleri bastırma ve kaygı seviyeleri düşük kalıyor. Yani öz şefkat ile psikolojik olarak işlevsel olmak arasında bir ilişki olduğu sonucuna varılmış. Yine kişilerin zayıflıkları, eksiklikleri üzerinden yaşadıkları kaygılar, öz şefkatin varlığında daha düşük seviyelerde gözlenmiş.


Referanslar

Neff, K. D., Kirkpatrick, K. L., & Rude, S. S. (2007). Self-compassion and adaptive psychological functioning. Journal of research in personality, 41(1), 139-154.


Neff, K. (2003). Self-compassion: An alternative conceptualization of a healthy attitude toward oneself. Self and identity, 2(2), 85-101.


Selvili Çarmıklı, Z. (2018). Pembe Fili Düşünme. İstanbul: İnkılap Kitapevi.

 
 
 

Comments


bottom of page